DOSTLUK ÜZERİNE

 

                           DOSTLUK ÜZERİNE

 

Yazar: CICERO

Yayınevi: İş Bankası

Sayfa Sayısı: 53

Değerlendirme: 7/10

 

Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere dostluk kavramını güzel bir şekilde izah eden, beni yazarla tanıştıran, günümüzde olması gereken değerleri ve insanların muhatabına nasıl davranması gerektiğinden bahseden bir kitaptan “Dostluk Üzerine” den bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden evvel yazarımızdan bahsetmek istiyorum.

 Cicero m.ö. 106 yılında doğmuş yine m.ö. 43 yılında vefat etmiştir. Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünürdür. Gençliğinde felsefe ve hukuk eğitimi almıştır. Hitabet sanatındaki ustalığıyla consul’lüğe yükselmiştir. Roma’yı birey, geleneksel toplum düzeni ve devlet üçgeninde elen alan konuşmaları, felsefi ve teknik eseriyle her çağın insanını etkilemeyi başarmıştır.




“Tanrı tarafından insanlara bilgelik hariç, dostluktan iyi bir şey verildiğini sanmıyorum.”

 

Cicero’nun Platon’dan esinlenerek diyalog biçiminde yazdığı kitapta Quintus Mucius Scaevola, Gaius Fannius ve bu ikisinin kayınpederi Gaius Laelius’u konuşturuyor. Başkonuşmacı  Laelius, Scipio ile dostluğundan söz ediyor ve dostluğun mahiyeti, nasıl insanlara bahşedildiği, faydaları, sınırları hakkında bilgece yanıtlar ve öğütler veriyor. Bahsi geçen isimleri okumak biraz zor olsa da onlar yokmuş gibi davranınca kitap güzel bir hal alıyor.

 

“Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var? Senin kadar sevinecek biri olmasa iyi günlerinin anlamı olur muydu?”

 

Kitapta dostluğun yürütülmesinin zor olduğundan bahsediliyordu ve dostluğa, fayda getirecek bir ilişki gözüyle bakılmaması gerektiği vurgulanıyordu çünkü eğer fayda gözetilse fayda bittiği anda dostluğun da bittiği anlatılıyordu. Kitabı okudukça günümüzdeki dostlukları düşündüm çoğu dostluk çıkar ilişkisine bağlı ve bu durum iki tarafı da rahatsız etmeyecek hale gelmiş. Hangi duruma şaşmalı bilemiyorum bu tür bir arkadaşlığın kurulmuş olmasına mı tarafların bunu bildiği halde tepkisizce dostluklarına(!) devam ediyor olmasına mı?

 

“Gerçek dostuna bakan, âdeta kendisinin bir benzerine bakar. Bu yüzden yanımızda olmayan dostlar bile yanımızdadır, yoksullar zengin olur ve zayıflar güçlü, söylemesi zor olsa da, ölü dostlar bile canlı sayılır, dostların saygınlığı ve anısı öyle değerlidir ki, onlara duyduğumuz özlem bizi terk etmez.”


Kitapta başkonuşmacı “Bir gün nefret edecekmişsin gibi sev.” sözünden bahsediyor ve bu sözün çok yanlış olduğunu dostlukları bozacağını, kişinin dostuyla ilgili sadece iyi şeyler düşünmesi gerektiğini söylüyor. Ben bu konuda farklı düşünüyorum ve kendime bu konuda Peygamber Efendimiz’i (sav) rehber alıyorum. O (sav) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: “Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olur. Nefret ettiğine de ölçülü davran, belki bir gün dostun olur.” Efendimizin bu sözü gereği her şeyde olduğu gibi sevgide de ölçülü olmak gerektiğini düşünüyorum. Ve bence belli bir ölçü konulduğunda kişinin kendine ve muhatabına olan saygısı artıyor. Kişi kendi değerini bilerek karşısındakine olan davranışlarını belirliyor. Kitapta dendiği gibi her koşulda iyi düşünüp çok sevmek söz konusu olursa kişinin kendi değer ve yargılarından taviz vermesi gerekirdi.

 

“İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri hiç sevmesin.”

 

Genel olarak kitap güzeldi. En çok üzerinde durulan kelime “erdem” kelimesi oldu. Erdemin dostluğu getirdiği, erdemin olmadığı yerde dostluğunda olmayacağından bahsedildi. Paragraf içinde geçen isimler okumayı zorlasa da kısa ama güzel bir kitaptı. Şunu da söylemeden edemeyeceğim çok büyük bir beklentiyle okumayın öyle ahım şahım bir anlatısı ve öğretisi yoktu ama okura farklı pencereler açan bir kitaptı. Umarım sizlerde okursunuz ve beğenirsiniz.

Hoşça kalın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar