YAVAŞLA

 

                           YAVAŞLA

 

Yazar: Kemal SAYAR

Yayınevi: Kapı Yayınları

Sayfa Sayısı: 244

Değerlendirme: 8/10

 

Bu yazımda konuşmalarıyla gönüllere hitap eden bir yazarın hayatımızı, günümüzü, günümüz insanının hallerini anlatan bir kitabından “YAVAŞLA” dan bahsedeceğim. Uyanmayla başlayan bir günde sayısız işle meşgul oluyoruz. Durup düşünmeye, hissetmeye fırsat bulamıyoruz. Çoğumuz hissetmek gerektiğini bile bilemiyoruz. İşte gün içerisinde ki hızımızın tarifini yapan bir kitaptan bahsedeceğim bu yazımda. Kitabın tanıtımına geçmeden önce gözle görülemeyen bu hızımızın farkına varıp çözümlerini veren yazarımızdan bahsetmek istiyorum.

Kemal Sayar 1966 yılında Ordu’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Zonguldak Hisarönünde tamamlayan yazarımız lise öğrenimini Eskişehir de tamamladıktan sonra 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1989-1995 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine devam etti. 2002 yılında Kanada McGill Üniversitesi Transkültürel Psikiyatri Bölümünde konuk öğretim üyesi olarak çalıştı. 2008 yılında psikiyatri profesörü oldu. Halen Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.




“Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelen şeydir.”

 

“Modern uygarlık eşyadan yana zengin, zamandan yana yoksul bireyler üretiyor.”

 

Kitapta bahsi geçen konular ayrı ayrı başlık altında ele alınmış. Genel konu ise kapitalizmin getirdiği yaşam biçimi ve fıtrata uymuyorken bu yaşam biçiminin (fark edilmeden) kabul edilmesi; kabulün ardından gelen hastalıklar ve reçeteleri. Her konu mini bir resimle ifade edilmiş, göze hitap edilmesi sağlanmış.




“Hatırlamak istemediğimizi, hızlanarak unutuyoruz.”

 

“Yapmak için ayrılan zaman, olmak için ayrılması gereken zamanı yer bitirir.”

 

Okuyucunun; çevresini, kendisini, yaptıklarını anlamlandırmaya ve yazarın “O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor” cümlesinde bahsi geçen ruh ve beden arasındaki mesafeyi idrak etmeye iten kitabımızın dili ise oldukça akıcı.


 

“İnsan zamanı ölçer, zaman da insanı.”

 

Güne ilk saate bakarak başlarız, hatta bazılarımızın zamanla olan ilişiği geceden başlar. Kaç saat uyuyacağını hesaplayarak zamanla son konuşmasını yapan insan sabahta alarmla uyanır. Ve gün içerisinde fark etmeden sayamayacağımız kadar çok saate bakarız. Ancak zamanın bizi sınadığını anlayamayız. Kalbimize değen bir olayla zamanın bizi olgunlaştırıp olgunlaştırmadığını anlarız. “Zaman bir büyük müfessirdir” diyor Üstad Bediüzzaman. Ama bunun gerçekleşmesi için zamana da zaman tanımak lazım. Çabuk geçmesini isterken yavaş geçen, hiç geçmesin isterken hızlıca geçen zamanın vefasızlığına karşı insanlar her dakika kontrol etmesiyle zamanın en vefalı dostlarıdır.

 

 

“Eğlendiğimiz, yiyip içtiğimiz mekanlar, bindiğimiz arabalar taktığımız mücevherler bizi soylu kılmaz. Soyluluk ötekini işitebilmekten yapılma bir mücevherdir. Soylular kalplerini bir mücevher gibi taşıyan ve kalpleriyle düşünen insanlardır. Bu ülkenin en soylu insanları, diğerlerinin acısını içinde en çok hissedenlerdir.”

 

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle değer algılarımız değişmiş durumda. Herkesin aynı olma çabası, farklı ama normal olanı dışlamaya yönelik. Yaptırılan estetik ameliyatları bunun en açık örneği. Yardıma ihtiyaç duyan insana yardıma koşan bir toplumdan, kameralara çekmeden yardım edilemeyen bir topluma dönüşmüş durumda. Yediğini, diğerinin canı çeker düşüncesiyle gizlice yiyen bir toplumdan; canı çeker mi? Alabilir mi? Aç mı tok mu? diye düşünmeden pervasızca fotoğraf paylaşılan bir topluma dönüştü. Ancak hala kalbiyle hisseden ve fıtratına uygun yaşayabilen güzide insanlarda var. Ve onlar bize gerçekte doğrunun ne olduğunu gösterecek parlak insanlar, onlar iyi ki varlar.

 

Yazıma son verirken yavaş olmanın, hayatımızı yaşarken tefekkür edebilmenin ve hissederek yaşamanın lezzetini alabilmeyi ümit ediyorum ve yazarın şu sözüyle yazıma son veriyorum: Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.”

Hoşça Kalın…

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar