KUŞLAR YASINA GİDER
KUŞLAR
YASINA GİDER
Yazar: Hasan
Ali TOPTAŞ
Yayınevi:
Everest
Sayfa
Sayısı: 248
Değerlendirme:
8/10
Hoş
geldiniz, bu yazımda sizlere okurken sizi alıp Anadolu’nun keskin soğuklarında
gezdirecek, her an ölüm fikrini bilinç altınıza yerleştirecek bir kitaptan “Kuşlar
Yasına Gider” den bahsedeceğim. Kendine has bir hüznü olan kitabımızdan
bahsetmeden önce sade ama etkili Türkçesiyle okuru kitaba bağlayan ve doğunun
Kafka’sı olarak anılan yazarımızdan bahsetmek istiyorum.
Hasan Ali
Toptaş, 1958 yılında Denizli’nin Çal ilçesinde doğmuştur. Anadolu kasabasında
büyüyen yazarımız birçok öykü kitabı yazmıştır. Yayımlanan eserleri ödüller
alan yazarın Kuşlar Yasına Gider adlı romanı çok satanlar listesine girmiştir.
Yazarın romanları İsviçre’den Güney Kore’ye kadar pek çok ülkede
yayımlanmıştır.
“Kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor.”
“Babalar
alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.”
Kitap,
hayatı boyunca şoförlük yapmış Aziz amcadan ve onun başına gelenlerden bahsediyor.
Geçirdiği kaza sonucu yavaş yavaş yürüyemez hale gelen Aziz amcanın eşi ve oğlu
onu bir an bile yalnız bırakmıyor. Kitabı okurken Aziz amcanın oğlunun Ankara
Denizli arası sürekli mekik dokumasına tanık oluyorsunuz.
“Hırs
atına binenler, çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar.”
“Zaten o
yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda
çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek
bilmezdi bir türlü.”
Kitabı
severek okudum. Okurken kitaptaki baba kavramı beni oldukça düşündürdü. Aziz
amca evlat açısından şanslı birisiydi. Oğlu, kitap boyu iyi bir evlat nasıl
olunur yaşayarak okurlara gösteriyordu. Aziz amcayı okurken tipik bir Türk
babasını gördüm. Genel olarak babalar sevgilerini göstermede biraz çekingen
davranabiliyorlar. Kendileri de böyle gördükleri için mi bu şekilde
davranıyorlar ya da biraz utangaç bir yapıya sahip oldukları için mi böyleler
bilemiyorum. Tabi ki bunun aksine duygularını rahatça ifade eden babaları ayrı
tutuyorum ve ellerinden öpüyorum. İşte Aziz amcada duygularını içine atan bir
baba bunu kitapta en güzel ifade eden cümle ise oğlunun babası için söylediği
şu cümle “İçimden kalkıp babama sarılmak geçti aslında ama yapamadım bunu,
baktım sadece. O da bana baktı gözlerini hiç kırpmadan. O an, birbirimize
bakışlarımızla sarıldık sanki.”
“Büyük
İhtiyaçların küçüldüğü, küçük ihtiyaçların büyüdüğü döneme yaşlılık diyoruz.”
Kitabı
okurken içimi hüzün kapladı. Aziz amcayla birlikte tüm yaşlılara üzülürken buldum
kendimi. Düşündüğümde gençken taşı sıksa suyunu çıkarabilecekken yaşlılıkta
elden ayaktan düşüvermeleri insana ölümü hatırlatıyor. Zaten kitapta başladığı
andan bitene kadar ölümü hissettiriyor.
“Bazı
canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor.”
Bana göre
kitabın tüm kısımları çok iyiydi yazılan betimlemeler o kadar iyiydi ki ortam
hemen gözünüzün önüne geliyordu. Kitapta yazan soğuğu iliklerinize kadar
hissedebiliyordunuz. Yazarın ara sıra yazdığı derin cümleler sizi düşünmeye
teşvik ediyordu. Bunun dışında kitabın son kısmı biraz daha farklı olabilirdi. Aziz
amcanın neden bu kadar içine kapanık olduğundan ya da babası vefat edince
oğlunun hislerinden biraz daha bahsedilse çok daha iyi olabilirdi. Sanki
kitabın sonuna kadar özenle yazılmışta Aziz amca ölünce hikâyenin devamı çokta
önemli değilmiş gibi aniden bitiveren son kısmı dışında kitap bence çok iyiydi.
Umarım sizde size baba deyince aklınıza gelecek tüm hisleri doruklarda yaşatan
bu kitabı alır ve okursunuz.
Hoşça kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder