1984
1984
Yazar:
George ORWELL
Yayınevi:
Can
Sayfa
Sayısı: 350
Değerlendirme:
8/10
Hoş
geldiniz, bu yazımda sizlere yazarın geleceğe ilişkin kabus senaryosu olan,
okurken ortamın kasvetini ve kahramanın başına bir şey gelecek mi korkusunu
doruklarda hissettiren ütopik bir romandan “1984” ten bahsedeceğim.
Kitap tahlilinden önce bakış açısını ve ileri görüşlülüğünü tebrik ettiğim
yazardan bahsetmek istiyorum.
George Orwell 1903 yılında Hindistan’da doğdu. Ailesiyle birlikte İngiltere’ye döndükten sonra öğrenimini Eton College’de tamamladı. Hindistan imparatorluk polisi olarak görev alan yazarımız İmparatorluğun iç yüzünü görünce istifa etti. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yazdığı Hayvan Çiftliği, Stalin rejimine karşı sert bir taşlamadır. 1984, bilimkurgu türünün klasik örneklerindendir ve modern dünyayı protesto eden bir romandır. Orwell 1950’de Londra’da hayatını kaybetmiştir.
“Düşünün… Çünkü henüz yasaklanmadı.”
Kitap, büyük
birader adlı diktatör bir kişinin yönettiği toplumda devlet dairesinde çalışan
Winston adındaki bir kişinin yaşadıklarını anlatıyor. Aklınıza normal bir yaşam
gelmesin, bireyselliğin olmadığı, odalarında dahi sürekli tele-ekranlardan
izlenildiği, yanlış yapılmanın yasak olduğu bir hayattan bahsediyor kitap.
Üstelik Winston sadece hareketlerine değil düşüncelerine de engel olmak zorunda
çünkü düşünce polisleri her yerde. Psikolojik şiddet bununla da sınırlı değil,
Winston uyanıkken her an izleniyor bari uyurken rahat olsun diye düşünürseniz
yanlış edersiniz çünkü uyurken bile izlenen kahramanımız rüyasında bile
yönetimle ilgili yanlış bir düşünceye kapılamaz ve rüyasında bile suç
işleyemez. Yok artık dediğinizi duyar gibiyim kitabı okurken bende sizinle aynı
cümleleri kurdum.
“Akıllılık
çoğunluğa bakarak ölçülmez.”
Kitabı
okurken oldukça rahatsız hissettim. Sabah gözünü açıp akşam yatana kadar birilerinin
seni izlemesi, en küçük alışılmış hareketin dışında bir harekette tutuklanmak,
baskının ve zorbalığın bu denli fazla olması beni oldukça irite etti.
Hikayedeki o kasveti korkuyu çok iyi hissettim. En şaşırdığım şey ise kimsenin
buna bir şey demeden kabullenmesi. Sadece yaşamak için yaşayan her şeye karşı
hayretini yitirmiş aynı şeyleri tekrar ve tekrar yapmaktan bıkmayan sürü
psikolojisinin en bariz örneği olan toplumu okurken hayret ettim. Sonra dönüp
kendime baktım çevreme, topluma baktım. Yarın sabah veya sonra ki sabah neler
olacağını biliyorum ya da toplumun büyük bir kısmının ne için çalıştığını
tahmin edebiliyorum: daha fazla para ve daha rahat bir yaşam. Bu uğurda birçok
kişi hayretini çoktan yitirmiş. Kitabı okurken kitapla yaşadığımız toplumun çok
farklı olmadığını gördüm. Kendimle konuşacak yeni bir konu buldum: ben yaşarken
nelere hayret ediyorum nelerin farkına vardım, farkındalığım var mı yoksa bende
sadece yaşamak için mi yaşıyorum?
“Uygarlığın
bedeli eşitsizlikle ödenmiştir.”
Kitap ütopik
olmanın yanında günümüzde ki birçok şeyi işaret ettiği için oldukça gerçekçi.
Günümüzde de fikir diktatörlüğü oldukça fazla. Her ne olursa olsun düşünceyi
karşı tarafa kabul ettirmede hepimiz baskıcıyız, sadece fikirleri konuşmak
yerine onu kabul ettirmeye çabalıyoruz. Bunun yanında en hoşnut olmadığım şey
ise kendi düşüncesi olmayan her düşünceye saygısızlık etmek aşağılamak, kendi
düşüncesine saygı duyulmasını isteyen bireyin karşı tarafa geldiğinde
saygısından eser kalmaması, bunun günümüzde onlarca örneği var ve herkesin
aklındaki örnek ise oldukça farklı. Kitapta da bunu görüyoruz. İktidarın
düşüncesi dışında her düşünce yanlıştır dayatmasını ve büyük biradere aykırı
olan her kişinin eziyete maruz kaldığına tanık oluyoruz.
“Zekilik
kadar aptallık da gerekliydi ama aptalca davranmak da zeki davranmak kadar
zordu.”
Ben yazarın
bu kitabını hayvan çiftliğinin daha genişletilmiş hali gibi hissettim. Sanki
orada ki olaylar burada daha da ayrıntılı anlatılmış. Tabii burada anlatılan oradakinden
daha kötü bir yönetim şekli. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak yerine toplumu
kendine hizmet ettiren ve bir kabus gibi üzerine çöken bir iktidar. Benim bu
kitaptan çıkardığım ana fikir ise bize sunulan kuralları biz seçiyoruz ve bunu
özgürlük sayıyoruz.
“Son
başlangıçta gizlidir.”
Kitabı
beğenerek okudum, biraz ağır bir işleyişi var öyle alıp hemen bitirivereyim
denilen kitaplardan değil sindirerek yavaş yavaş okunması gereken bir kitap.
İlk yüz sayfasında biraz sıkılabilirsiniz bende de öyle oldu ama sabırla okudum
ve sonrasında olaylarla kitabı nasıl bitirdiğimi anlamadım. Ve kitabı bitirdiğimde kendimi özgürlük
kavramını düşünürken buldum. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum okurken size de
tanıdık gelen hisler olacak. Umarım severek okursunuz.
Hoşça Kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder