HAMASET KAHRAMANI SA'D B. EBÎ VAKKAS
HAMASET KAHRAMANI
SA’D B. EBÎ VAKKAS
Yazar:
Muhammed Emin YILDIRIM
Yayınevi:
Siyer
Sayfa
Sayısı: 168
Değerlendirme:
9/10
Hoş
geldiniz, bu yazımda sizlere İslam uğruna ilk kan akıtan ve ilk kanı akıtılan,
imanın çile dolu yolunda gösterdiği hamiyet ve sabır dolayısıyla Rahman’ın
sofrasından indirilen dört ayrı ayetin sebeb-i nüzulüne vesile olan, Hz.
Ömer’in seçtiği şûra heyetindeki altı kişiden biri olan, aslan pençesi olarak
anılan ve Sahabe iklimi serisinin son kitabı olan “Sa’d b. Ebî Vakkas” tan
bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden önce sahabileri tanıtma
noktasında çok büyük emeği olan yazarımızdan bahsetmek istiyorum.
“Hz. Cabir b. Abdullah diyor ki: Peygamber (sav) ile birlikte oturuyorduk. O esnada Sa’d b. Ebi Vakkas geldi. Efendimiz (sav) onu görünce dedi ki: İşte bu benim dayımdır. Kimin (böyle bir) dayısı varsa göstersin bakalım!”
Kitap, Sa’d b. Ebî Vakkas’ın
hayatından, Peygamber Efendimiz (sav) ve Ashab-ı Kiramla olan dostluğundan
bahsediyor. Hz. Sa’d Peygamberimizin (sav) annesi Hz. Amine’nin de mensup
olduğu Zühreoğulları kabilesindendir. Babasının asıl adı Malik’tir. Ama
babasının künyesi, Ebu Vakkas yani Vakkas’ın babası olduğu için Sa’d da
babasının bu künyesi ile anılarak Sa’d b. Ebi Vakkas diye meşhur olmuştur. Soy
ağacına göre Sa’d, beşinci baba Kilab’ta Allah Resulü (sav) ile soyu birleşir. Üçüncü
baba Abdümenaf’ta ise Efendimizin annesi Amine validemizle soyu birleşir.
Bundan dolayı biraz uzak dahi olsa Sa’d, Allah Resulü’nün (sav) dayızadelerinden
gelir. Ne kadar uzak olursa olsun, Efendimiz (sav) onu hep yakın görmüş ve
Sa’d’ı gördüğü zaman gururlanarak, yanındakilere; “Sa’d benim dayımdır.
Kimin böyle bir dayısı varsa göstersin bakalım!” diye övünmüştür.
“Peygamberimiz (sav) buyurmuş ki:
Nice kabilelerde çok Sa’dlar gördüm, fakat Sa’d b. Malik gibisini görmedim.”
Sa’d b. Ebi Vakkas Hz. Ebubekir’in
vesilesiyle Müslüman olmuştur. Ve Aşere-i Mübeşşere’dendir. Hz. Sa’d Müslüman
olduktan sonra, annesi, dinini değiştirmesini atalarının dinine geri dönmesini
istemiş ve eski dinine dönene kadar yemek yemeyeceğini söylemiş. Birkaç gün
geçmiş ancak Sa’d annesini ikna edememiş ve şöyle söylemiş: “Vallahi anneciğim!
Yeminle söylüyorum ki, yüz canın olsa ve her gün bir tanesi gözümün önünde
çıksa ben yine de hak dinimden dönmeyeceğim.”
“Allah Resulünün ashabı içerisinde
cesareti heybeti ve kuvveti ile öne çıkmış dört kişi vardı: bunlar; Hz. Ömer,
Hz. Ali, Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebi Vakkas’tı.”
Kitapta en üzücü sahne diğer
kitaplarda da olduğu gibi Uhud Savaşıydı. Her bir sahabinin hayatında Uhud’u
okumak bana Uhud Savaşının zorluğunu gösterdi. Uhud Savaşında Peygamber
Efendimizin (sav) önünde durup müşriklere ok atan Sa’d b. Ebi Vakkas’a Efendimiz
(sav) şöyle buyurdu: “At! (Ey Sa’d) Anam, babam sana feda olsun!” Hz.
Ali: “Peygamberimizin (sav) Sa’d dışında başka bir kimse için anam babam sana
feda olsun ifadesini kullandığını duymadım.” demiştir.
“Peygamberimiz (sav) buyurdu ki:
Allah’ım! Sen Sa’d’ın dualarını boş çevirme. Sen Sa’d’ın dualarına icabet et. O
dua ettiği zaman duasını kabul buyur.”
Kitabı çok beğendim. Keşke daha uzun
olsaydı dedim. Peygamberimiz (sav) ve ashabıyla ilgili daha çok olaydan
bahsetseydi dedim. Bu serinin sonuna geldiğim için çok üzüldüm. Yazarın diğer
eserlerini okumayı hedefledim. Daha çok sahabinin hayatını öğrenmeyi planladım.
Ben bu kitabı ve serinin diğer kitaplarını çok ama çok severek okudum, çok şey
öğrendim ve bolca nefis muhasebesi yaptım. Umarım sizde okursunuz ve hayatınıza
anlam katarsınız.
Hoşça Kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder