PETER PAN ÖLMELİ
PETER PAN ÖLMELİ
Yazar: John
VERDON
Yayınevi:
Koridor
Sayfa
Sayısı: 523
Değerlendirme:
9/10
Hoş
geldiniz, bu yazımda sizlere okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım,
serinin dördüncü kitabından ve bence diğerlerine göre en heyecanlı ve en
sürükleyici olan bir kitaptan “Peter Pan Ölmeli” den bahsedeceğim. Kitap
tahlili ve yorumuna geçmeden önce okuru bu sürükleyici serüvene çıkartan
yazarımızdan bahsetmek istiyorum.
John Verdon,
1942 yılında Amerika’da doğdu. Uzun yıllar reklam sektöründe çalıştı. Reklam
sektöründe başarılı bir iş yaşamı sürdükten sonra emekli olan yazarımız eşiyle
birlikte Dave Gurney polisiye serisini yaratmak için son derece sakin, huzurlu
bir çevrede, New York dışındaki kırsal bir bölgede yaşamaktadır. Polisiye
serisi yirmi dört dilde yirmi beş ülkede yayımlandı. Pek çok ülkede uzun süre
çok satanlar listesinde kaldı.
“Bütün suçlar aslında bir tür akıl hastalığı değil midir?”
Şirket
sahibi ünlü ve zengin bir iş adamı olan Carl Spalter, annesinin cenazesinde
kiralık katil tarafından öldürülür. Herkes ünlü iş adamını karısının
öldürttüğünden şüphelenir ve karısı hapse girer. Dedektif Jack Hardwick bu
olayda polislerin ve bazı yetkililerin ihmali olduğunu ve yanlış kişinin
hapiste olduğunu düşünür. Olayları tek başına çözemeyeceğini bilen Hardwick, Dave Gurney’den yardım ister. Ünlü dedektifin olaylara dahil olmasıyla her şey
birden karışır.
“İnsanlar
kendi kusurlarından ziyade başkalarının hatalarını bulmaktan zevk alırdı.”
Dave
Jurney’in başarısının sırrı bence olaylara doğru açıdan yaklaşması ve doğru
soruları sorması. Böylece olaylarda kendiliğinden çözülüveriyor. Kitabı okurken
oldukça heyecanlandım hele son yüz sayfayı nasıl okudum hatırlamıyorum. Kitabı
bitirdiğimde sanki nefes almayı unutmuşum gibi derin bir nefes aldım. Eğer
odamdan kitaba açılan bir kapı olsaydı panayır alanına gitmek isterdim her ana
tanık olup bu kadar korkunç işleri yapan katilin yüzüne tükürmek isterdim.
“Bir
adamın gücü aynı zamanda onun zayıflığıdır.”
“Kendi
bedenini mezar olarak kullanıp diri diri gömülmekti bu.”
Kendi
aralarında toplanıp durum değerlendirmesi yaptıkları bölümleri okumak biraz
sıkıcı oldu. Sanki okuduğum yerleri tekrar okuyormuş hissine kapıldım. Kitapta
beni en rahatsız eden şey kaynak yetersizliğinden yakınmaları. Kendi aralarında
iş birliği yapmak yerine polisle iş birliği yapsalar bütün işleri daha kolay
olacakken her şeyin zorla olması ve yeterli kaynak yok dramı okurken can sıkıcı
bir durum halini aldı.
“İnsanın
kendini bilmesi, kişilik değiştirme gücü vermiyordu ona.”
Yazdığım tüm
olumsuz eleştiriler kitabı okurken aklımdan geçip duruyordu ta ki son sayfalara
gelene kadar. Son kısımlar o kadar güzel ve heyecan vericiydi ki aklımdaki tüm
olumsuz eleştirileri silmeye yetti. Ve bu kitabı diğer kitaplarla
karşılaştırdığımda kesinlikle daha güzeldi. Kitabın sonunda olay çözüldüğünde
ve asıl suçlu ortaya çıktığında aklıma Üstad Bediüzzaman’ın bir sözü geldi ve
bence kitabı özetleyen çok güzel bir söz oldu. Yazıma Üstadın bu sözü ile son
veriyorum: “Beşer zulmeder kader adalet eder.”
Hoşça kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder