UZUN HİKÂYE

                          UZUN HİKÂYE

 

Yazar: Mustafa KUTLU

Yayınevi: Dergâh

Sayfa Sayısı: 115

Değerlendirme: 8/10

 

Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere beni yazarla tanıştıran, hoş, naif, sade ve içten bir hikâye olan isminin aksine okurken kısacık süren ve bu kitabı okumakta neden bu kadar gecikmişim dediğim bir kitaptan “Uzun Hikâye” den bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden önce değerli yazarımızdan bahsetmek istiyorum.

Mustafa Kutlu, 1945 yılında Erzincan’da doğdu. Erzincan’da lise eğitimini aldıktan sonra Erzurum’da Atatürk Üniversitesinde Edebiyat fakültesini bitirdi. İstanbul Vefa lisesinde Edebiyat öğretmenliği yapan yazarımız 1974 yılında mesleğinden ayrılarak Dergâh Yayınlarında çalışmaya başladı. Birçok hikâye ve deneme yazdı.

                                     

                                       


“Solunan hava, yüzülen su, oturup kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.”

 

Kitap, Bulgar göçmeni Ali ve oğlunun hayatından bahsediyor. Hikâye oğlunun ağzından anlatılıyor. Terkedilmiş bir vagonda mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşayan ailenin hayatı annenin doğum için evden ayrılmasıyla değişiyor. Anne doğum esnasında ölüyor ve babayla oğul yalnız kalıyor. Acıklı bir hikâye gibi dursa da kitabı okurken hüzünlü kısımlar oldukça az. Kitap bitene kadar o kasaba senin bu kasaba benim dolaşan baba ve oğulun başından geçen olaylara tanık oluyoruz.

 

“Hayat dediğin nedir ki. Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmadağın olur.”

 

Kitabı okurken çok eğlendim. Babanın oğluyla yaşadıkları ya da oğlanın arkadaşlarıyla aralarında geçen kısımlar oldukça eğlenceliydi. Ali Bey’in her sabah evden çıkmadan duvardaki eşinin resmine bakıp evden öyle çıkması çok üzücüydü. Kitapta en sevdiğim şey anlatılacak bir dramın sayfalarca bahsedilmeden sadece bir satırla sınırlı bırakılmasıydı. Yazar uzun uzun eşi için üzülen bir karakter yerine her sabah onu anımsayacak ve acısının içinde hep taze olduğunu belirtecek birkaç satırı yeterli görmüştü. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi acılar üzüntüler hep varlar ancak gün içerisinde, dünya hayatının yoğunluğunda acılar insanın içinde kalıyor, kitapta da hikâye bu şekilde geçiyor ve bence bu özelliği kitabı daha kolay okunur kılıyor.

 

“Ancak dikkatli bir göz bir resmin ötekinden farkını seçebilir.”

 

Kitapta baba ve oğlunun arasındaki iletişimi çok beğendim. Gerçekten bir baba ve oğlun arası nasıl olmalı çok güzel bahsedilmiş. Çocuğun babayı sevdiği ve saydığı babanın oğluna gösterdiği merhamet ve anlayış okura bile huzur veriyor. Kasaba kasaba dolaşıp farklı insanlar görüp tanımaları ve onlara ayak uydurmaları çok güzeldi. Tabi sonlara doğru işler biraz karışsa da kitapta genel bir huzur havası hâkimdi. Kitabın sonunda oğlunun kaderiyle babasının kaderinin aynı olduğunu görmek bir yandan güzel bir yandan üzücüydü.

 

“Hayat kitapla güzel.”

 

Ben kitabı çok beğendim. Hele benim gibi sınav sonrası bir dönemde okursanız müthiş bir kafa dağıtıcı. Dilinin sadeliği, güzelliği, anlatım tarzı ve olaylardan bahsediş şeklini çok beğendim. İsminin aksine kısa bir hikâye oluşu dışında beğenmediğim bir şey olmadı. Tabi kendimce şurası şöyle olsaydı burada bu olsaydı dedim ancak halihazırda bulunan hikâye oldukça güzel. Bendeki oldukça eski bir basım, kitaplıkta sürekli duruyordu ve ben hiç elime almamıştım kitabı okuyunca neden bu kadar geç kalmışım dedim. Umarım sizde hemen okursunuz ve benim gibi geç kaldığınız için pişman olmazsınız.

Hoşça kalın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar