HENÜZ İNMEMİŞ AYETLER

 

              HENÜZ İNMEMİŞ AYETLER

 

Yazar: Metin KARABAŞOĞLU

Yayınevi: İz Yayıncılık

Sayfa Sayısı: 199

Değerlendirme: 8/10

 

Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere okurken her an çok şey öğrendiğim, severek okuduğum, yazarın “Kuran pınarından dünyamıza düşen damlalardı.” olarak tanımladığı, okura bolca tefekkür imkânı sunan bir kitaptan “Henüz İnmemiş Ayetler” den bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden önce ne yazarsa okurum diyeceğim yazardan bahsetmek istiyorum.

Metin Karabaşoğlu 1964 yılında İzmir’in Tire ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesinde Siyasal Bilimler Fakültesini bitirdi. Okul yıllarında yazmaya başladığı Köprü dergisinde bir süre yayın yönetmenliğinde bulundu. Muhtelif radyo ve TV’lerde programlar yaptı. Karakalem yayınlarını kurdu. Karakalem dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. Birçok çeviride bulundu.




“Hayat kumaşımız, Kur’an adlı ‘hablü’l metin’i atkı ipi edinmeksizin dokunuyor.”

 

“İnsan, ancak ‘İslam’ ile, yani iç dünyasında barışın teminiyle yaşayabilir. Kendisiyle barışık olabilmesi için ise, insanın Rabbi ile barışık olması icab eder.”

 

Kitap birbirinden farklı otuzu aşkın yazıdan oluşuyor. Yazar yazıların başında bir soru soruyor ve sorunun içini dolduruyor ve sonunda sorunun cevabını Kur’an-ı Kerim ayetleri üzerinden cevap veriyor. Kitap toplumsal olaylara kuran penceresinden bakıyor ve neyin nasıl olması gerektiğine kuran ve sünnetten örneklerle cevap veriyor. Her bir yazı farklı bir konu ve konunun ışığında bir ayeti ders veriyor.

 

“‘Kalbi herkesten temiz’ olanların, günaha ziyadesiyle batmış kişiler olması manidar değil mi?”

 

Yazarın Kur’an’dan çıkarımlarını okudukça anladım ki Kur’an-ı Kerim bize şifa olamıyorsa bu bizim onu iyi bilemediğimiz için, şifamıza vesile olabileceğini bile idrak edemediğimiz içinmiş. Eğer ayetlere ve genel muhtevaya hâkim olabilirsek yaramız ne olursa olsun şifasının Kur’an-ı Kerimde olduğunu bilebiliriz. Büyük imtihanlardan geçen Sahabi Efendilerimiz sorunun çözümünü, ruhlarını dinlendirecek şeyin Kur’an-ı Kerim olduğunu bilmişler ve bu şekilde yaşamışlar. Bizde dünya sıkıntılarından kurtulmanın tek yolunun Kur’an’ın gölgesi olduğunu fark etmeliyiz. Bu ferahlığa kavuşmanın yolu ise Kur’an-ı okuyan ve anlayan kimselerden olmak.

 

“Anormalliğin normalleştiği bir ortamda, gerçekten ‘normal’ kalabilmek zordur.”

 

“İslam’ı çağa uydurmayı şiar edinmişlerin hakimiyet kurduğu bir zeminde, çağı İslam’a uymaya davet etmek ‘gericilik’ olarak görülmektedir.”

 

Eski zamanlarda günahın tövbesi vardı ve toplum (Müslümanlar) daha dikkatliyken artık günahı normalleştirme ve normal gördüğü bir olayın tövbesini etmeme hali aldı. Aslında değersiz olan ve kendince değerli zannedilen, kişilerin kendi değer yargısına uymuyorsa muhatabını kınaması; kınanacak olanın kınayıcı olmasıyla adlandırılabilir. Bu kınayıcılar yüzünden doğruları söylemek cesaret ister hale geldi ve bunun sonucu toplum tövbesini yapamayacak hatta tövbe edilecek bir günahın olduğunun farkına bile varamayacak hale geldi.

 

“Bir duruşun olsun, bu duruşun hakikate dayanıyor olsun, bu duruşun alemler Rabbinin zikrine seni getiriyor olsun.”

 

Genel olarak baktığımda kitabı çok beğendim. Her ne olay olursa olsun olayları doğru okumak gerektiğini öğrendim. Çünkü ne yaşanırsa yaşansın olaylar doğru okunursa sonucu da doğru oluyor ve kişiyi çıkardığı sonuç değiştiriyor. Daha bunun gibi çok şey öğrendim. Yazılar düşüncelerime çok güzel pencereler açtı. Çok farklı bir bakış açısı öğretti. Bildiğimi sandığım ancak bilmediğimi okuyunca anladığım çok şey öğrendim. Hatta kitabı okurken keşke herkesin okuması zorunlu olsa, herkes bu kitabı okuyup tefekkür edebilse dediğim bir kitaptı. Umarım sizlerde bu kitabı okursunuz ve Kur’an-ı Kerim’in verdiği dersin lezzetini alırsınız.

Hoşça kalın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar