İNTİHAR DÜKKÂNI
İNTİHAR DÜKKÂNI
Yazar: Jean TEULE
Yayınevi: Sel
Sayfa Sayısı: 141
Değerlendirme: 9/10
Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere beni yazarla tanıştıran,
hacim olarak ince anlam bakımından ağır olan, ismi kötü olsa da okurken çok
eğlendiğim, kurgusu muhteşem olan, okurken, yazarın aklına bu fikirler nasıl
gelmiş dediğim bir eserden “İntihar Dükkânı” ndan bahsedeceğim. Kitap
tahlili ve yorumuna geçmeden evvel beni yazdıklarıyla şaşırtan yazarımızdan
bahsetmek istiyorum.
Jean Teulé, 1953 yılında Fransa’da dünyaya geldi. Karikatürist,
senarist ve yazarlık yapan Teulé 1978’den bu yana çeşitli dergilerde çizdiği
karikatürleri ve çizgi hikâyeleri ondan fazla kitapta derlendi. Rainbow pour
Rimbaud isimli eseri 1991 yılında yayımlandı ve 1996 yılında sinemaya da
aktarıldı. Yazar Fransız edebiyatında hatırı sayılır bir yer edindi. İntihar
dükkânı Patrice Leconte tarafından uzun metrajlı animasyon olarak sinemaya
aktarıldı.
Kitap, herkesin mutsuz olduğu, ölmenin insana zevk
verdiği bir dünyada çok ilginç bir dükkân olan intihar dükkânını ve onu yöneten
aileyi anlatıyor. Mutlu olmanın yasak olduğu bu dükkânda vakit geçiren küçük
oğulları Alan ise diğerlerinin hasta diye baktığı bir çocuk üstelik tek
hastalığı(!) ise mutlu ve neşeli olmak. Ailesi o güldüğü için üzülüyor
çevresine mutluluk yaydıkça onu azarlıyor çünkü toplumda mutsuzluk ve negatif
bütün duygular en sevilen ve kabul gören duygular. Toplumun mutlulara yeri yok.
“Sorun şurada, insanlar o kadar yalnız ki
satın aldıkları zehirli hayvanlara bağlanıyorlar.”
Yazar bence günümüz mutsuz toplumu kitaba aktarmış. Günlük
hayatta insanların içini nelerin kararttığından, umutsuzluğa ve dahi ölüme
neyin itici sebep olduğundan çok güzel bahsetmiş. Alt metinde anlatılan çok şey
vardı.
Mutluluk ve mutsuzluk kavramları çok güzel işlenmiş.
Mutluluğun hem insanın kendisini hem de insanın çevresindekileri iyileştiren
tarafı olduğuna ustaca vurgu yapılmış.
“Ama anne insanın kendisini zehirlemeden
zehirli olması mümkün müdür?
Kitapta favorim tabii ki Alan’dı. Onu okuyunca
söyledikleri içimi açtı. Kişinin kendisini sevmesini vurguluyordu. Vücutta ağrıyan
yere değil ağrımayan yere odaklanmak gerektiğini söylüyordu. Yani güzel görenin
güzel düşündüğü güzel düşünenin hayatından lezzet aldığını yaşayarak anlatmış
oldu.
Dükkânda bulunan malzemelerden sanki alelade bir market
ürünü gibi bahsedilmesi çok şaşırtıcıydı. Mesela birisi telefonla arayarak
siyanür siparişi verdi. Ya da yağlı urganlar ve zehirli hayvanlar, intihar için
akla gelebilecek her ürün bu dükkânda vardı.
“Karanlığa lanet edeceğine düğmeye bassana.”
Genel olarak kitabı beğendim. Sadece son kısım daha
farklı olabilirdi. Yazar bu sonu seçmekle bence kendisiyle çelişmiş oldu.
Kitap, sürekli olarak mutsuzluğu vurguladığı için bir yerden sonra insanı
depresyona sokuyor, güneşli bir havada derin bir nefes alma ihtiyacı
hissettiriyor. Ben kitabı severek, bir çırpıda okudum umarım sizlerde okursunuz
ve dünyada mutsuz olunacak şeylerin yanında mutlu olunacak şeylerin daha fazla
olduğunu anlatan bu kitabı beğenirsiniz.
Hoşça kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder