MONTE CRISTO KONTU I
MONTE CRISTO KONTU I
Yazar: Alexandre DUMAS
Yayınevi: İş Bankası
Sayfa sayısı: 760
Değerlendirme: 10/10
Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere uzun süredir okuduğum en
iyi kitaplardan biri olan, yazarın aklına hayran kaldığım, birbirini tamamlayan
hiç havada kalmayan hikâyesi olan, aşırı sürükleyici bir kitaptan “Monte
Cristo Kontu” ndan bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden evvel
kıymetli yazarımızdan bahsetmek istiyorum.
Alexandre Dumas, 1802'de Fransa'daki Picardie bölgesinin
Aisne ilinde doğdu. Babası tarafından Fransa'ya götürülen Thomas-Alexandre
askeri okulda eğitim gördü ve genç bir adamken orduya katıldı. Babası ile arası
açıldıktan sonra Thomas-Alexandre annesinin soyadı Dumas'ı kullanmaya başladı.
Tiyatrolar için oyunlar yazan Dumas, daha sonra roman yazmaya başladı. Tarihi
olaylardan bahsettiği üç yüzden fazla eser kaleme aldı. Yaşadığı döneminin
sevilen ve en çok okunan romantik yazarlarından biri olan Dumas Aralık 1870
yılında hayatını kaybetti.
Edmond Dantes başarılı bir gemicidir. Karaya iner inmez
yaşlı babası ve sevdiği kız olan Mercedes’i görmeye gider. Bir hafta içinde
nişan hazırlıkları yapılır. Tam nişanları olacağı esnada başarısını ve
mutluluğunu kıskanan, dostum dediği insan tarafından iftiraya uğrar ve 14 yıl
hapiste kalır. Tek ve en büyük şansı hapiste karşılaştığı, herkesin deli dediği
ama bilge olan yaşlı rahiptir. Hapiste, dışarı çıkmanın hayalini kurar ve kendi
adaletini kendisi sağlamak istediği için intikam planları kurar ve hapisten
kaçmasıyla intikam zamanı gelir.
“Ayrılık da ölüm kadar etkilidir.”
“İnsan, kendisini güneş mikroskobunda
inceleyen biri için çirkin bir tırtıla benzer.”
Edmond eğer rahibi yarı yolda bıraksaydı şansını
kaybederdi. Yazar burada yeri geldiğinde yanında yürüdüğün arkadaşını yarı
yolda bırakmamak gerektiğini böyle olduğunda kazananın kişinin kendisi olduğunu
vurgulamış. Kıskançlık duygusunun nasıl keskin ve zararlı bir duygu olduğunu
çok güzel işlemiş. Allah’ım hepimizi kıskanç insanlardan muhafaza etsin. Edmond
için hapishane günleri zor geçmiş olsa da okuyucu için çok güzeldi, rahiple
geçirdiği vakit çok eğiticiydi. Kitapta hapishaneden kaçış muhteşemdi. Nefes
almayı unutmuş olabilirim.
“Önce tanrıya yakarmakla işe başlaması
gereken bir bahtsız ona ancak bütün umutları kaybolduktan sonra yönelir.”
“Hayaletleri severim. Yaşayanların bir günde
yaptığı kötülükleri, ölüler altı bin yılda yapamazlar.”
Kitap, dostunda olsa kimseye tam manasıyla güvenmemek
gerektiğini vurgulamış. Karakterin yaşadığı güven kırıklığı, hapishanedeki
karamsarlığı, korku ve hevessizliği çok güzel işlenmiş. Okurken boğazım
düğümlendi. Kitapta karakterin başına kötü olaylar geldikten sonra
karakterindeki değişimleri ustalıkla anlatmış. Yaşanan zor zamanların insanı
olgunlaştırıp daha mantıklı düşünmesini sağladığı Edmond’la çok güzel
anlatılmış.
“Hayatta insanın zihnini cidden meşgul eden
tek bir mesele vardır: Ölüm.”
“Her felaketin iki ilacı vardır: Zaman ve
sessizlik.”
Kitaba bayıldım. Her olay her duygu çok güzel anlatılmış.
Kitap, kadere güvenmek gerektiğini vurgulamış. Edmond eğer hapse girmeseydi bu
kadar büyük şeyler yapamazdı. Kitapta, kötü görünen şeylerin arkasında iyi
şeylerinde var olacağını bilmek gerektiği anlatılmış.
Okuma alışkanlığı edinmeye çalışanlara kesinlikle
önerilebilecek bir kitap. Bakalım serinin ikinci kitabında ne olacak. Edmond
haksız yere onu hapse atan savcıdan intikamını alabilecek mi? Sevgilisi
Mercedes’i bulabilecek mi? Ona yardımcı olanlara nasıl yardımlarda bulunacak?
Merakla ikinci kitaba başlayacağım. Umarım sizde bu kitabı okursunuz. Hayran
kalacağınıza eminim. Serinin ikinci kitabında görüşmek dileğiyle.
Hoşça kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder