FIRTINADA YANACAKSIN
FIRTINADA YANACAKSIN
Yazar: John VERDON
Yayınevi: Koridor
Sayfa Sayısı: 520
Değerlendirme: 8/10
Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere heyecanla okuduğum,
kendi kafamda onlarca çözüm yolu kurduğum ama okudukça kafamda kurduğumdan çok
daha farklı bir sonuca ulaşan, sizi olaylar karmaşasına sokan bir kitaptan
“Fırtınada Yanacaksın” dan bahsetmek istiyorum. Kitap tahlili ve yorumuna
geçmeden evvel yazarımızdan bahsetmek istiyorum.
John Verdon, 1942 yılında Amerika’da doğdu. Uzun yıllar
reklam sektöründe çalıştı. Reklam sektöründe başarılı bir iş yaşamı sürdükten
sonra emekli olan yazarımız eşiyle birlikte Dave Gurney polisiye serisini
yaratmak için son derece sakin, huzurlu bir çevrede, New York dışındaki kırsal
bir bölgede yaşamaktadır. Polisiye serisi yirmi dört dilde yirmi beş ülkede
yayımlandı. Pek çok ülkede uzun süre çok satanlar listesinde kaldı.
“Küçük bir söz, bir mimik ne kadar farklı hislere yol açıyordu.”
Kitap, White River kasabasında öldürülen bir polisin
olayını araştıran başsavcının kendisine yardımcı olması amacıyla Dave Gurney’i
soruşturmaya dahil etmesiyle başlıyor. Gurney’in elinde olan tek şey öldürülen
polise gelen bir uyarı mesajı. Şüpheliler araştırılırken çocuk parkında bulunan
iki cesetle işler iyice karışıyor. İşin en kötü tarafı da polis teşkilatında da
güvenilmez insanların bulunması.
“Kalabalıkları gerginlik kadar çeken başka
bir şey yoktur.”
Kitap bir önce okuduğum kitaba göre daha akıcı ve daha
heyecanlıydı. Kurt gölü kitabı daha çok gerilim tarzındayken bu kitap olayların
ilerlemesi, araştırılması ve karmaşa içinde çözülmeye çalışılmasıyla daha çok
suç polisiye bir kitaptı. Son sayfaya kadar heyecanımı hiç kaybetmeden okudum.
Katilin kim olacağına dair olay çözülene kadar hep tahminde bulundum ama
yazarla hiç ortak noktada buluşamadık. Yazar bir önceki kitabında olduğu gibi
bu kitabında da olayların yanında ek bir olay daha yazmış bu kitapta kendi
bahçesinde arkeolojik bir kazı yapan Dave Gurney’i okumak biraz sıkıcıydı.
Merakla olayları okumak isterken birden arkeolojik kazıyla ilgili bölümleri
okumak biraz gereksiz geldi.
“Hiçbir şey, sadakati, herkesin duyduğu ortak
nefret kadar sağlamlaştıramaz.”
“Bir başkasının acısını karşısında irkilmek
empati duygusunun varlığını ortaya koyar. Bu da en insani niteliklerden
biridir.”
Genelde kitabı okuduğumda dönüp okuduğum yerlere bakarım
ve bu kadar çok sayfada ne okudum ve neler oldu diye düşünüp kafamda özet
çıkarırım. Bu kitapta dönüp baktığımda kitabın uzun olmasının nedeni olayları
kendi kafalarında düşünmesi ya da bildiğimiz şeyleri tekrar tekrar
anlatılmasıydı. Tekrarlar olmasa kitap biraz daha kısa olabilirdi. Aslında uzun
olmasının verdiği rahatsızlık da kitabın heyecanlı olması ve bir an önce sonuca
ulaşma isteğinde geliyor.
“Dünya zaten tuhaflıklar fabrikası gibi.”
Yazar ilk eserlerinde toplumsal meselelerden bahsetmezken
daha sonra kaleme aldığı eserlerinde toplumsal olayları kitabın baş etkeni
olarak yazmış. Bu kitapta da baş olay ırkçılık üzerinden ilerliyordu ancak buna
rağmen kitabı çok beğendim. Heyecanla okudum. Eğer polisiye suç romanı okumayı
seviyorsanız bu kitap tam size göre. Ben beğenerek okudum umarım sizde
beğenirsiniz.
Hoşça kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder