KUMARBAZ

 

                                KUMARBAZ

 

Yazar: Fyodor Mihayloviç DOSTOYEVSKİ

Yayınevi: İş Bankası

Sayfa Sayısı:177

Değerlendirme: 7/10

 

Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere bağımlılığın ve tutkunun ne olduğunu çok güzel anlatan, yazarın yayınevine verdiği söz dolayısıyla yirmi beş günde bitirdiği, kendi hayatının bir bölümünü de yansıttığı, aşkın insanın düşünme ve idrak kabiliyetini bozduğunu gösteren bir kitaptan “Kumarbaz” dan bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden önce yazarımızdan bahsetmek istiyorum.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski 11 Kasım 1821’de Moskova’da dünyaya geldi. Çocukluğunu ve eğitimini genel olarak evde ve özel okullarda geçirdi. Annesinin ölümünden sonra Petersburg’daki Mühendislik okuluna girdi. Babasının ölüm haberini de burada aldı. Eğitiminden sonra bir yıl orduda bulundu. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski ilk kitabı olan “İnsancıklar”ı yayınladı. 1849 yılında devlet aleyhinde bir suç işlediği iddiasıyla tutuklandı. On ay hapis kaldı ve kurşuna dizileceği esnada sekiz arkadaşıyla birlikte affedildi ve kürek cezası aldı. 1859 yılında özgür bırakıldı. Başta Suç ve Ceza olmak üzere tüm eserlerini 1861-1879 yılları arasında kaleme aldı. Son eseri olan Karamazov Kardeşler adlı eserini üç yılda yazan Dostoyevski ciğer kanamasıyla hastalandı ve 28 Ocak 1881 yılında vefat etti.

 



“Kendi kendini kandırmanın alemi var mı? Ne gereksiz ne beyhude bir çaba!”

 

Kitap, bir Rus ailenin yanında öğretmenlik yapan Aleksey İvanoviç’in kumara olan tutkusunu ve ev sahibi generalin üvey kızı Polina’ya olan aşkından bahsediyor. Kitabı okudukça kumarın nasıl bir alışkanlık olduğunu, insanı kendi içine çektiğini, bataklıkta hareket ettikçe daha çok battığın gibi kazanma hırsıyla hareket ettikçe daha da kaybettiğini etkileyici bir şekilde anlatıyor. Polina ile olan aşkları mı? O konuda ne desem tam anlatamam çünkü çok karmaşık ve toksik bir ilişkileri var daha doğrusu ilişkileri var bile diyemem. Odamdan kitaba açılan bir kapı olsaydı kumar masasında Aleksey’e yetişip masadan kalkmasını söylerdim ha bir de gidip Polina’ya kendisini sevip sevmediğini sormasını öğütlerdim.

 

“Bazen en çılgın, en imkânsız görünen fikir kafanızda öyle kuvvetli bir yer edinir ki, öyle veya böyle gerçekleşeceğini zannedersiniz…”

 

Kitapta en eğlendiğim an generalin yaşlı teyzesinin yanlarına geldiği kısımdı. Diğer her şeyde olduğu gibi yaşlılar ve davranışlarının da evrensel olduğunu anladım. Onların yaşlıları da çok soru soran her şeyi merak eden kişilermiş. Okurken çok eğlendim. Her şeyi sorup, beğenmediğini pervasızca söyleyen büyükanne bile kumar oynuyordu. Ve daha sadece bir gün oynamasına rağmen bağımlısı oldu ve binlerce lira para kaybetti. Bu kısmı okuyunca bağımlı olmak için senelerce kumar oynamak gerekmediğini sadece bir adımın yeterli olduğunu anladım.

 

“Fransız’ın sesi sıra dışı bir şekilde küstah ve laubaliydi. Bana bir atasözünü hatırlattı: ‘Domuzu masaya çağırırsan masaya ayaklarını koyar.’”

 

“İçimdeki insanın kim olduğunu keşfetmeliyim ama keşke bu kadar yorgun olmasam.”

 

Kitapta olaylar çok hızlı gelişti. Apar topar yazılmış gibiydi. Klasik Dostoyevski kitaplarından biraz farklıydı. Mesela Aleksey ve Polina aşkı bana biraz hissiz geldi. Baş kahramanımız aşkı için canını bile verecek kadar çok severken Polina seviyor mu sevmiyor mu belli değildi. Yazar olayın evveliyatını yazmış olsaydı arada yaşanan aşk daha anlamlı olurdu. Öncesini bilmediğimiz için yaşanan duygular havada kaldı. 

 

“Neyim ben şimdi? Sıfır. Peki yarın ne olabilirim? Yarın küllerimden doğup yeni bir hayata başlayabilirim! Tamamen mahvolmadan önce içimdeki insanı keşfedebilirim.”

 

Genel olarak kitabı beğendim. Bağımlılık hissi çok güzel anlatılıyordu. Bırakmak istedikçe daha çok istemesi, oyun oynarken kendini kaybetmesi harika anlatılmıştı. Polina karakteri bana göre tam bir karın ağrısı. Allah böyle insanlardan hepimizi muhafaza etsin. Zavallı Aleksey onun için ne hallere düştü. Ben severek okudum umarım sizde severek okursunuz. Yazımı bir dua ile bitirmek istiyorum: “Allah kimseyi aklı ve kalbi arasında bırakmasın.”

Hoşça kalın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar