ŞİŞKOLARLA SISKALAR

 

                    ŞİŞKOLARLA SISKALAR

 

Yazar: Andre MAUROIS

Yayınevi: Can Çocuk

Sayfa Sayısı: 102

Değerlendirme: 10/10

 

Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere okumaya doyamadığım, kurgusuna hayran kaldığım, yazarın konuyu bu kadar güzel ve ince işlemesine bayıldığım, dünyadaki herkese okutulması zorunlu olsa dediğim, beni yazarıyla tanıştıran bir çocuk kitabından “Şişkolarla Sıskalar” dan bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna geçmeden önce yazarımızdan bahsetmek istiyorum.

Asıl adı Emile Herzog olan yazar, 1885 yılında dünyaya geldi. Shelly, Lord Byron, Balzac ve Proust gibi dünyaca ünlü yazarların biyografilerini eğlenceli bir dille kaleme alan Mauroıs, ayrıca eleştiri, roman, öykü ve siyaset alanında da çok çeşitli kitaplar yazdı. Hem 1. hem de 2. Dünya Savaşı’na katılması, ona savaş hakkında oldukça geniş bir deneyim kazandırdı. Bu deneyimini de dünya çocuk edebiyatının neredeyse klasikleşmiş yapıtı olan Şişkolar ve Sıskalar ’da gözler önüne serdi. Savaşın trajedisini, ince bir alayla çocuklara anlatan yazar, 1967 yılında hayata gözlerini yumdu.

 



“Ama iki ayrı ülkenin insanları değişik şeylerden hoşlanıyorlar diye ille de savaşmalı mı?”

 

Kitap, iki kardeş olan İlkay ve Ünal’ın iki taşın arasında bir geçit bulup içine girmesiyle başlar. Çok uzun bir yürüyen merdivenle  inerler ve karşılarında bir liman, limanda da iki gemi görürler. Gemilerden biri sadece şişkoların yaşadığı Göbekistan’a diğeri ise sadece zayıfların yaşadığı Kemikistan’a gider. Ünal şişko olduğu için Göbekistan gemisine bindirilir, İlkay ise zayıf ve sıska olduğu için Kemikistan gemisine bindirilir. Gemiye binmeleriyle maceraları başlar.

 

“Akşam olunca uçaklar bomba atmaya başladı. O uçaklar bomba atmayıp da yolcu taşırken ne güzel görünürlerdi gökyüzünde…”

 

Kitap o kadar güzeldi ki okumaya doyamadım. Ayrıntılar ve isimler o kadar güzel düşünülmüş ki okurken hayran kaldım. Mesela Zayıfların ülkesinin başkentinin ismi Kemikkent, İlkay’ın gemide tanıştığı kişinin ismi Bay Çokkemik. Garip isimler Göbekistanda da çok, başkent Göbekyurtta herkes şişman Ünal’ın gemide tanıştığı kişi ise Prens Şişgöbek. Daha bunun gibi nice isimler vardı kitapta. Şişkolar eğlencelidirler, saat başı yemek yerler ve uyurlar ülkelerinde her şey yuvarlak ve geniştir. Zayıflar ise tam tersi sürekli hareket ederler biraz da kıskançtırlar, yemek yemeği sevmezler ülkelerinde her şey ince ve uzundur.

 

“Gerçeğin gerçek sayılabilmesi için elli kilodan az mı gelmesi gerekir?”

 

“Ülkesine güveni olanlar, herkese özgürlük vermekten korkmazlar.”

 

Yazar, savaşı çocuklara çok güzel anlatmış, onların anlayabileceği seviyeye indirmiş. Savaşacak iki ülkenin de tarih kitaplarına yer vermiş ve iki tarafta tarihi kendilerine göre uyarlamışlar. Zayıflara göre kendileri haklıyken bunun zıddı olarak şişkolar da kendini haklı görmüş. Buradan da aslında tarih kitaplarının çok da objektif olmadığını kişinin hangi tarafta olduğuna göre tarihin ve olayların değişebileceğini göstermiş.

Savaşın kötü olduğunu, kazananın kendi kültür, değer ve yargılarından kopup benliklerini kaybetmesiyle, her yere hâkim olmak isterken asimile olabileceği vurgusuyla anlatmak istemiş.

 

“Ne ay ne güneş vardı Yeraltı’nda; onun için, Yeryüzü’ne göre yedi bin kat daha hızlı geçmişti zaman.”

 

Kitap tek kelimeyle muhteşemdi. Çocuk kitabı okumayı zaten çok severdim ama bu kitabın kurgusu beni bu kitaba aşık etti. Alt metinleri olan büyüklere neyin ne olduğunu açıkça gösteren ama çocuklara bunu perdeli anlatan, okurun seviyesine göre anlaşılırlığı değişen harika bir kitaptı. Düşmanlıkların bitmesi gerektiği güzel vurgulanmıştı. Savaşmadan, herkesin duygu, düşünce, din ve kültürüne saygılı olunmalı dersini verirken savaşmanın gereksiz olduğu, karşı tarafı anlamak istediğinde düşmanlığın biteceği güzelce anlatılmıştı. Bunun gibi birçok şeyi öğrendim. Kurgusuna bayıldım. Ben çok ama çok severek okudum umarım sizlerde en kısa sürede okursunuz ve çok beğenirsiniz.

Hoşça kalın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar