FÜTÛHU’L GAYB
FÜTÛHU’L GAYB
Yazar: Abdülkâdir GEYLANİ
Yayınevi: Sufi Kitap
Sayfa Sayısı: 220
Değerlendirme: 8/10
Hoş geldiniz, bu yazımda sizlere Allah’ın sıfatlarını ve
işlerini güzelce anlatan, farkındalık oluşturan, kendi kendime “Bu neden
böyle?” dediğim çoğu şeyin cevabını öğrendiğim, tasavvuf ehlinin davranışlarını
anlatan, kul olarak nasıl bir hâl içinde olmamız gerektiğini anlatan bir
kitaptan “Fütûhu’l Gayb” tan bahsedeceğim. Kitap tahlili ve yorumuna
geçmeden evvel Evliyaullahtan olan yazarımızdan bahsetmek istiyorum.
Abdülkadir Geylani Hazretleri, kendisinden yaklaşık bir
asır evvel yaşamış olan Ebu Bekir et-Tamestâni'nin, "Tasavvuf, baştan sona
ızdıraptır (hareket); sükûnetin olduğu yerde tasavvuftan söz edilemez,"
şeklindeki sözünü tasdik edercesine Hazar Denizi'nin güneybatısındaki Cîlân'da
doğmuş fakat ilim tahsili için genç yaşta Bağdat'a gelmiştir. Bağdat'ta ilim
tahsil ederken Ebu'l-Hayr Muhammed b. Müslim ed-Debbas vasıtasıyla tasavvufa
intisap eden Geylani hazretleri; medresede hadis, tefsir, kıraat, fıkıh ve nahiv
gibi ilimleri okutur ve vaaza başlar. Ancak bir süre sonra bütün bunları
bırakarak inzivaya çekilir. Geylani Hazretlerinin inzivası 25 sene kadar sürer.
Abdülkadir Geylani inzivadayken aynı zamanda Pîr-i Türkistan Ahmed-i Yesevî
Hazretlerinin de mürşidi olan Yusuf el-Hemedani Hazretleri Bağdat'a gelir ve
Geylani Hazretlerine hitaben "Sen fıkhı, fıkıh usulünü, hilâfı, nahvi,
lügat ve tefsiri iyice talim ettin. Ben sende hurma olabilecek bir tohum ve bir
kök müşahede ediyorum," diyerek vaaza dönmesini ister. Ve bu manevî emir
ile Gavs-ı Âzâm Hazretleri, vaaz etmeye tekrar başlar. Kadiriye tarikatının
kurucusu olan Geylani 1166 yılında Bağdat'ta vefat etmiştir.
“Bekleyin de bekleyin, gözleyin de gözleyin lakin sakın ümitsizliğe düşmeyin.”
“O’na arz edeceğiniz tövbeyi, bir türlü
bitirip tüketmediğiniz yarınlarınıza tehir etmeyin.”
Kitap, Geylani hazretlerinin değişik meclislerde yapmış
olduğu vaazların, oğlu Abdürrezzak tarafından yapılan bir derlemesidir. Bir
insanın nasıl olması gerektiği, nerede nasıl davranacağını öğütlemesinden
oluşan bölümlerde kişinin sebepleri ortadan kaldırıp her şeyi Allahtan bilmesi
gerektiğini, benlik sevdasından kurtulup ahiret için çalışmak gerektiğini
vurgulamış, insanların kulluk bilinciyle takvalı olması gerektiğini söylemiş,
meseleleri takva boyutuyla ele almıştır.
“Neyin varsa Allah’a teslim et. Kalbinin
kapısında O’nun muhafızı ol.”
“Her şeyin sevabı takdir edilmiştir. Sabrın
sevabı müstesna onun karşılığı hesaba kitaba sığmaz.”
Yazar kitapta, insanların Allah’a karşı çok memnuniyetsiz
davrandığından dem vurmuştu ve şükret, dua et, fark et, üzerindeki nimetlerin
şükrünü eda et, sabırlı ol, dost olarak sadece Allah’ı seç, edebini güzelleşir gibi
öğütler vererek kulun Rabbine karşı nankör olmaması gerektiğini öğütlemişti.
İnsanın
başına ne gelirse gelsin çözümünü Allah'tan bilmesi gerektiğini vurgulayan
Geylani Hazretleri, çözümler için sebeplere ne kadar başvurulursa ve sebepler
çözüme ne kadar vesile olursa o derece Allah'ın unutulduğunu ve insanların
sebeplere daha çok önem verdiğini, sebepler işe yaramazsa o zaman Allah'a
yöneldiğini ve bunun da yanlış bir davranış olduğunu aktarmış.
“İstekte bulunduğun kapın tek olsun; sana
ihsan eden tek! Ümit ettiğin de yegâne olsun korkup titrediğin de yegâne!
Mevcut olmasın ondan başka senin için; O’nun himmetinden başka da himmet
görmesin gözün.”
“Kişinin makamı âli, şerefi şanı yüce oldukça
tehlike derecesi de o kadar büyük olur. Çünkü nimet ve fazl-ı ilahinin
cesâmetine mukabil şükretmesi lazımdır.”
Günümüz hastalıklarından biri olan para kazanma hırsından
bahseden Abdulkadir Geylani hiçbir kazanç için hırs göstermemek gerektiğini
vurgulamış ve hırs etmenin insanı kötü durumlara düşüreceğini söylemiş.
Başkasına verilen şeylere göz konmaması gerektiğini belirtip kişinin kendi
nasibinin muhafaza altında olduğunu söylemiş. Bu gibi metinleri okuyunca aklıma
şimdiki insanlar geliyor, aslında gerçeği yansıtmayan sahte hayatlara çokça
özeniliyor, bu da kişinin hayatını kötü etkiliyor. "Onda olan neden ben de
yok?" diye kıskançlığa sebep oluyor. Bence iyileşmek rızkımızın koruma
altında olduğunu ve bize ulaşacağını bilmekten geçiyor. Hırs duygusunun tedavi
eden bir diğer şey de haset edilen şeyin, sahibi için hesap vermede zorluk
oluşturacağını düşünüp o mal bende yoksa Allah benim için hayır dilemiş diye
düşünmek.
“Senin olan senden alınmaz, senin olmayan ise
sana verilmez.”
“Cezanın en büyüğü, kısmetinde olmayanı
istemektir.”
Genel olarak kitabı beğendim. Okudukça çoğu düşüncemin
yanlış olduğunu, bazı konulara ters bir pencereden baktığımı gördüm. Kitabı
okudukça anladım ki bizi yaratan Rabbimizi tanımıyoruz. Rabbimle muhatap
olduğumda, ona dua ettiğimde nasıl bir şerefe mazhar olduğumu, isteklerimi
nasıl bir Rab’dan istediğimin farkında değilmişim. Nasıl kudretli bir yaratanın
kulu olduğumu ona el açabilmeye layık görüldüğümün farkında değilmişim. Dua
ederken el açtığım Rabbime odaklanmak yerine isteklerime odaklanıp hata
ettiğimi anladım. Ben severek okudum bana yeni pencereler ve yeni bir bakış
açısı oluşturdu. Umarım sizlerde beğenerek okur istifade edersiniz.
Hoşça kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder